What's New
Atatürk Siirleri

ATATÜRK' TEN SON MEKTUP
Siz beni hâlâ anlayamadınız,
Ve anlayamayacaksınız çağlarca da,
Hep tutturmuş "yıl 1919, Mayısın 19'u" diyorsunuz,
Ve eskimiş sözlerle beni övüyor, övünüyorsunuz.
Mustafa Kemal'i anlamak bu değil,
Mustafa Kemal ülküsü sadece söz değil.
Bırakın o altın yaprağı artık,
Bırakın rahat etsin anılarda şehitler,
Siz bana neler yaptınız ondan haber verin,
Hakkından gelebildiniz mi yokluğun, sefaletin,
Mustafa Kemal'i anlamak yerinde saymak değil,
Mustafa Kemal ülküsü sadece söz değil.
Bana muştular getirin bir daha,
Uygar uluslara eşit yeni buluşlardan;
Kuru söz değil iş istiyorum sizden anladınız mı,
Uzaya Türk adını Atatürk kapsülüyle yazdınız mı,
Mustafa Kemal'i anlamak avunmak değil,
Mustafa Kemal ülküsü sadece söz değil
Hâlâ o acıklı ağıtlar dudaklarınızda,
Hâlâ oturmuş 10 Kasımlarda bana ağlıyorsunuz,
Uyanın artık diyorum, uyanın, uyanın,
Uluslar, fethine çıkıyor uzak dünyaların.
Mustafa Kemal'i anlamak göz boyamak değil,
Mustafa Kemal ülküsü sadece söz değil
Beni seviyorsanız eğer ve anlıyorsanız,
Laboratuvarlarda sabahlayın, kahvelerde değil,
Bilim ağartsın saçlarınızı, kitaplar,
Ancak böyle aydınlanır o sonsuz karanlıklar.
Mustafa Kemal'i anlamak ağlamak değil,
Mustafa Kemal ülküsü sadece söz değil.
Demokrasiyi getirmiştim size, özgürlüğü
Görüyorum ki hâlâ aynı yerdesiniz hiç
ilerlememiş;
Birbirinize düşmüşsünüz halka eğilmek
dururken,
Hani köylerde ışık, hani bolluk, hani kaygısız
gülen,
Mustafa Kemal'i anlamak işitmek değil,
Mustafa Kemal ülküsü sadece söz değil.
Arayı kapatmanızı istiyorum uygar uluslarla,
Bilime, sanata varılmaz rezil dalkavuklarla,
Bu vatan, bu canım vatan sizden çalışmak ister,
Paydos öğünmeye, paydos avunmaya, yeter,
yeter,
Mustafa Kemal'i anlamak aldatmak değil,
Mustafa Kemal ülküsü sadece söz değil.
Halim Yağcıoğlu
MUSTAFA KEMAL İN KAĞNISI
Yediyordu Elif kağnısını
Kara geceden geceden
Sanki elif elif uzuyordu inceliyordu
Uzak cephelerin acısıydı gıcırtılar
İnliyordu dağın ardı yasla
Herbir heceden heceden
Mustafa Kemal'in Kağnısı derdi kağnısına
Mermi taşırdı öteye, dağ taş aşardı
Çabuk giderdi, çok götürürdü Elifcik
Nam salmıştı asker içinde
Bu kez herkesten evvel almıştı yükünü
Doğrulmuştu yola, önceden önceden
Öküzleriyle kardeş gibiydi Elif,
Yemezdi, içmezdi, yemeden içmeden onlar
Kocabaş çok ihtiyardı çok zayıftı
Mahzundu bütün Sarıkız, yanısıra
Gecenin ulu ağırlığına karşı,
Hafiftiler, inceden inceden
İriydi Elif kuvvetliydi kağnı başında
Elma elmaydı yanakları, üzüm üzümdü gözleri
Kınalı ellerinden rüzgar geçerdi daim
Toprak gülümserdi çarıklı ayaklarına
Alını yeşilini kapmıştı, geçirmişti
Niceden niceden
Durdu birdenbire Kocabaş, ova bayır durdu.
Nazar mı değdi göklerden, ne?
Dah etti, yok. Dahha! dedi, gitmez.
Ta gerilerden başka kağnılar yetişti geçti gıcır gıcır
Nasıl durur Mustafa Kemal'in Kağnısı
Kahroldu Elifcik, düşünceden düşünceden
Aman Kocabaş, ayağını öpeyim Kocabaş,
Vur beni, öldür beni, koma yollarda beni.
Geçer, götürür ana çocuk mermisini askerciğin
Koma yollarda beni, kulun köpeğin olayım
Bak hele üzerimden ses seda uzaklaşır
Düşerim gerilere iyceden iyceden
Kocabaş yığıldı çamura
Büyüdü gözleri büyüdü, yürek kadar
Örtüldü gözleri örtüldü hep
Kalır mı Mustafa Kemal'in Kağnısı bacım
Kocabaşın yerine koştu kendini Elifcik
Yürüdü düşman üstüne yüceden yüceden.
FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA
ASIRLARCA
-Dünyanın en büyük ölmezine-
Ufkunda doğacağım, ufkunda batacağım;
Asırlarca yazsam hep seni anlatacağım.
Ben de giyersem eğer bir gün deha tacını
"İstersen çiğne" diye önüne atacağım...
Söndüğünü görsem de bin "meşale emel"in
Ebediyet yolumuz, öyle elimde elin...
Ak düşen saçlarınla nur kattığın heykelin
Hamuruna harç diye kanımı katacağım.
Yansam da masalların "Aşık Kerem"i gibi,
Bu aşk ölmez öyle her gönül veremi gibi!
Şöhretin okyanuslar aşarken gemi gibi;
Ben dalga gibi ayak ucunda yatacağım
Asırlarca yazsam hep seni anlatacağım!
Behçet Kemal ÇAĞLAR
ATAM
Bir yüz tanıdım ruhuma nakşoldu zamanla,
Bir yüz ki bütün hatları şimşekle doluydu,
Ben yalnız onun resmine daldım heyecanlı,
Benden çocuğum yalnız onun şi'rini duydu.
Bir hüzne bürünmüştü cenazeyle düğünler,
Bir damla yaş olmuştu denizler gözümüzde.
Hasretle bakarken gecenin rengine günler,
Seyretti yanan gözleriniz fecri o yüzde.
Tarih onun emriyle kımıldandı yerinden,
Birkaç yıla toplandı hemen birçok asırlar.
İsa eli geçmiş sanılır yurt üzerinden,
Gül bahçesi olmuş dün ayak bastığı yerler.
Ondan geliyor, her günümüz başka baharsa,
Ondandır, ufuklarda ne ürperme, ne gam var...
Kalbim nefesim dursa, düşüncem sona varsa,
Dünyayı unutsam da unutmam bir Atam var.
Faruk Nafiz ÇAMLIBEL
MUSTAFA KEMAL'İ DÜŞÜNÜYORUM
Mustafa Kemal'i düşünüyorum;
Yeleleri alevden al bir ata binmiş
Aşıyor yüce dağları, engin denizleri.
Altın saçları dalgalanıyor rüzgârda,
Işıl ışıl yanıyor mavi gözleri,
Mustafa Kemal'i düşünüyorum;
Yanmış, yıkılmış savaş meydanlarında
Destanlar yaratıyor cihanın görmediği,
Arkasından dağ dağ ordular geliyor
Her askeri Mustafa Kemal gibi.
Mustafa Kemal'i düşünüyorum;
Gelmiş geçmiş kahramanlara bedel
Hükmediyor uçsuz bucaksız göklere
Al bir ata binmiş yalın kılıç
Koşuyor zaferden zafere.
Mustafa Kemal'i düşünüyorum;
Ölmemiş bir kasım sabahı!
Yine bizimle beraber her yerde,
Yaşıyor dört köşesinde vatanın
Yaşıyor damar damar yüreklerde.
Mustafa Kemal'i düşünüyorum,
Altın saçları dalgalanıyor rüzgârda,
Mavi gözleri ışıl ışıl, görüyorum
Uykularıma giriyor her gece.
Ellerinden öpüyorum.
Ümit Yaşar OĞUZCAN
MUSTAFA KEMAL'LER TÜKENMEZ
Tükenir elbet
Gökte yıldız denizde kum tükenir
Bu vatan bu topraklar cömert
Kutsal bir ateşim ki ben sönmez
İnanın Mustafa Kemal'ler tükenmez.
Ben de etten kemiktendim elbet
Ben de bir gün göçecektim elbet
İki Mustafa Kemal'im var iyi bilin
Ben işte o ikincisi sonsuzlukta
Ruh gibi bir şey görünmez
İnanın Mustafa Kemal'ler tükenmez
Hep kardeşliğe bolluğa giden yolda
Bilimin yapıcılığın aydınlığında
Güzel düşünceler soyut fikirlerde ben
Evrensel yepyeni buluşlarda
Geriliği kovmuşum ben dönmez
İnanın Mustafa Kemal'ler tükenmez
Başın mı dertte beni hatırla
Duy beni en sıkıldığın an
Baştan sona her şeyiyle bu vatan
Sakın ağlamasın kasımlarda
Fatih'ler Kanuni'ler ölmez
İnanın Mustafa Kemal'ler tükenmez
Halim YAĞCIOĞLU
ÇANAKKALE DESTANI
Şu boğaz harbi nedir?Var mı ki dünyada eşi?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi
Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya-
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya
Ne hayasızca tehassüd ki ufuklar kapalı
Nerde gösterdiği vahşetler; Bu bir Avrupalı
Dedirir -yırtıcı his yoksulu sırtlan kümesi
Varsa gelmiş açılıp mahbesi,yakut kafesi
Eski dünya yeni dünya bütün akvam-ı beşer
Kaynıyor kum gibi mahşer mi hakikat mahşer
Yedi iklimi cihanın duruyor karşında
Ostralya'yla beraber bakıyorsun Kanada
Çehreler başka,lisanlar,deriler rengarenk
Sade bir hadise var ortada vahşetler denk
Kimi Hindu,kimi yamyam kimi bilmem ne bela
Hani tavna da züldür bu rezil istila
Böyle alçakca bir istilada veba bile utanır
Ah yirminci asır yok mu,o mahluk-u asil
Ne kadar gözdesi mevcut ise hakkıyla sefil
Kustu Mehmetçiğin aylarca durup karşısına
Döktü karnındaki esrarı hayasızcasına
Maske yırtılmasına hala bize afetti o yüz
Medeniyet denilen kahpe hakikat yüzsüz
Sonra melundaki tahribe müvekkel esvab
Öyle müthiş ki eder her biri bir mülkü harab
Öteden saikalar parçalıyor afakı
Beriden zelzeler kaldırıyor a’makı
Bando şimşekleri beyninden inip her siperin
Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin
Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam
Atılan her lağamın yaktığı yüzlerce adam
Ölüm indirmede gökler,ölü püskürmede yer
O ne müthiş tipidir,savrulur enkaz-ı beşer
Kafa,göz,gövde,bacak,kol,çene,parmak,el,ayak
Boşanır sırtlara vadilere sağnak sağnak
Saçıyor zırha bürünmüş de o namerd eller
Yıldırım yaylımı tufanlar alevden seller
Veriyor yangını durmuş da açık sinelere
Sürü halinde gezerken sayısız teyyare
Top tüfekten daha sık gülle yağan mermiler
Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler
Ne çelik tabyalar ister,ne siner hasmından
Alınır kal’a mı göğsündeki kat kat iman
Hangi kuvvet onu haşa edecek kahrına nam
Çünkü tesis-i ilahi o metin istihkam
Sarılır,indirilir mevki-i müstahkemler
Beşerin azmini tevfik edam sunu beşer
Bu göğüslerse Hüda'nın ebedi serhaddi
O benim sunu bediim onu çiğnetme;dedi
Asım'ın nesli diyordun ya nesilmiş gerçek
İşte çiğnetmedi namusunu,çiğnetmeyecek
Şühede gövdesi bir baksana dağlar taşlar
O ruku olamasa dünyada eğilmez başlar
Vurulup tertemiz alnından uzanmış yatıyor
Bir hilal uğruna ya Rab ne güneşler batıyor
Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker
Gökten ecdat inerek öpse o pak alnı değer
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhid-i
Bedrin aslanları ancak bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın
Gömelim gel seni tarihe desem sığmazsın
Herc ü merc ettiğin edvara da yetmez o kitab
Seni ancak ebediyyetler eder istiab
Seni ancak sonsuzluklar içine alabilir
"Bu taşındır" diyerek Kabe'yi diksem başına
Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına
Sana gök kubbeyi alsam da nida namiyle
Kaynayan lahdine çeksem bütün ecremiyle
Ebr-i nisanı açık türbene çatsam da tavan
Yedi kandilli Süreyya'yı uzatsam oradan
Sen bu avizain altunda bürünmüş kanına
Uzanırken gece mehtabı getirsem yanına
Türbedarın gibi ta fecre kadar bekletsem
Gündüzün fecri ile avizeni lebriz etsem
Tüllen mağribi akşamları sarsam yarana
Yine bir şey yapabildim diyemem hatırana
Sen ki son ehl-i salibin kırarak savatini
Şarkın en sevgili sultanı Salahaddin
Kılıç Arslan gibi iclaline ettin ya viran
Sen ki İslamı kuşatmış boyuyorken hüsranı
O demir çemberi göğsünde kırıp parçaladın
Sen ki ruhunla beraber gezer ecramı adın
Sen ki asara gömülsen taşacaksın,Heyhat!
Sana gelmez bu ufuklar seni almaz bu cihat
Ey şehit oğlu şehit istemez benden makber
Sana ağusunu açmış duruyor Peygamber.
Atasözleri Ve Deyimler
- Alçak gönüllülük süstür, fakat onsuz daha başarılı olunur.
- Kargalarla yarenlik eden güvercinin tüyleri beyaz kalır, ama kalbi kararır.
- Kadın, çalındıktan sonra duvara asılacak bir keman değildir.
- Kart kuşu yolmak zordur.
- Ödünç alan, özgürlüğünü satar.
- Rica daima sıcak, teşekkür daima soğuktur.
- Tanrı karıncayı yok etmek isteyince, ona kanat takar.
- Herkes kendi kaderinin demircisidir.
